Kazak Adı: “Kazak adına eskiden Kazak’larla ilişki kuran, yazı kültürüne sahip memleketlerin yazılı kaynaklarında rastlamak mümkündür. Bunlar; Çin, Arap, Farsı, Bizans, Rus, Moğol ve Türk dillerinde yazılan eserlerdir. Bu eserlerin dil özelliklerinden dolayı “Kazak” adı: Asa, Kasa, Hasa, Haysak, Kosok, Gasag, Hasık, Kasok, Kazak, Kazsak v.s. çeşitli şekillerle yazılmıştır.
Kazak adının ne zaman ortaya çıktığını tam olarak söyleyemiyoruz. Çünkü, “Kazak” kelimesinin etimolojisi tarihin derinliklerinde yer almaktadır. Kazak’lar hakkında tarihçiler çeşitli hipotezler, deliller getiriyorlar. Mesela, Akademik Marr: “…Kafkaz’da “Kazak’lar (kasok, kasahi) yaşıyorlar…”, Çekoslovak tarihçisi Groznıy: “Kazak’lar m.ö. Hazar denizinin Batı bölgesinde yaşayan Hun’ların torunları ve kafkaz kaspi kelimelerinin kaz, kas kökünden türemiş olduğunu, “Kazak” adının da bu kelimeden kaynaklandığını söylüyor. Ermeni tarihçi-yazar Musa Hareni: “…İran Padişahı Velirittis’in devrinde, m.ö. 197-126 y.y. Kazak’ların Farsı’larla savaştığını yazıyor.”
Meşhur alim Vernştam, Radlof’un Vamberi’nin, Bartold’un, Samoyloviç’in, Marr’ın “Kazak” terimi hakkında söylediklerini destekleyerek, bu kelimenin tarihî asırlara inen kökeni olduğunu,” Kaspii ve Sak kelimelerin mürekkebinden meydana geldiğini “hür, yiğit, bağımsız, isyancı anlamlarının sonradan kazandığını söylüyor. Kazak şairi Kadır Mırzalı: “…Biz-Kazak, ecelden erkindik ansağan…” diye, Kazak adının “hür” anlamına geldiğini belirtiyor.
Kazak Hanlığı
Kazak Hanlığı, 13. asırda kurulan Ak Orda’nın üzerine bina edilmiştir. Asıl kurucusu Cengiz Hanın torunun Orda Ecen’dir. 1227 tarihinde Cuci’nin ölümünden sonra, Batu Han Altın Orda’yı sağ ve sol kanata ayırmıştır. Ulus’un Batı kısmını kendisi idare etmiş ve Doğu kısmını da ağabeyi Orda Ecen’e vermiştir. Bugünden itibaren Ak Orda diye adlandırılan Ulus’un merkezi şimdiki Balkaş gölünün etrafında yerleşmiş, sonra Sığnak’a değiştirilmiştir. 1395 yılında Emir Timur’un hakimiyeti altında kalmış, 1428’den 1456’ya kadar Ebülhayır’ın idaresinde olmuştur. 1456’da Barak hanın oğulları Kerey ve Canibek Ebülhayır’a isyan ederek “Yedi Su” etrafına göç etmişler ve kendi hanlıklarını ilan etmişler. Böylece Ak Orda hanlığı tarih sahnesine tekrar çıkmış, sonra da bu hanlık “Kazak Hanlığı” diye adlandırılmıştır.
Kazak Hanlığının Gelişmesi veya “Altın Devri” (15-17 yy): Ebülhayır Hanın iktidarına karşı ayaklanan Kazak boylarının Doğu Deşt-i Kıpçak’tan, Batı Yedi Su yerine göç etmeleri Kazak Hanlığı kuruluşunun başlangıcı olmuştur.
Kazak Hanlığında siyasi ve iktisadi yönden ilerlemeye ilk adım atan Kasım (1511-1523) Han olmuştur. Onun, Kazakların yaşadığı toprakları birleştirdiğini “Tarihi-Raşidi”, “Şeybaniname” v.b. tarihi eserler de açıklıyor. Önceden Ak Orda’ya ait olan bütün toprakları kendi idaresi altında bulundurmuştur. Orta Asya, Edil etrafındaki hanlıklar ile Rus’larla ticari ve diplomatik ilişkiler kurmuş. Kasım Hanı Batı Avrupa da tanımıştır. Bunu o dönemde Avusturya dışişlerinde elçilik görevi yapan Sigizmund Gerberşteyn, kendi yazılarıyla destekliyor. Kasım Han devrinde Kazak’ların ilk anayasası “Beş Yargı” yeniden düzenlenmiştir. Göçebeler adet, örf üzerine kurulan bu Anayasaya “Kasım Hanın Kaska Yolu” demişler. Moskova elçisi Danila Kubin’in 1536’da Rus Çarına yazdığı mektubunda “…Kazak Hanlığı, Orta Asya Hanlıklarından daha kuvvetli” diye, yazmıştır.
Kazak Hanlığı Haknazar Han (1538-1580) devrinde daha ileri gitmiştir. Bu han Kazak-Kıgız Hanı ünvanını almıştır. “Türk Tatar Tarihi” eserinde, A. Z. Velidi: “…Haknazar Kazak-Nogay Hanı oldu” demiş. Kazak Hanlığı ekonomisi kuvvetlenmiş, Orta Asya hanlıklarıyla yapılan dış politikada galip gelmiştir.Tevekkül Hanın devrinde (1586-1598) de Kazak Hanlığı dış politikada, Rus’larla diplomatik ilişkilerde önemli rol oynamıştır.
Tevekkül Han öldükten sonra yerine geçen Esim Hanın (1598-1628) şöhreti büyük olmuştur. Kazak’ların barış içinde yaşamalarını, ekonomik, ticari, ilmi sahalarda önemli gelişmeler sağlanmıştır. “Esim Hanın Eski Yolu” diye adlandırılan, Kazak’ların ikinci bir mükemmel Anayasasını yeniden düzenledi. İç politikada Kazak sultanlarının bölünme hareketlerine engel olmuş, Kazak Hanlığının bütünlüğünü korumuştur. Dış savaşlarda (1635, 1643,1652 yıllarında) Oyrat-Conğar’ları mağlup etmiştir.
Kazak’ların bir araya gelerek, birlikte hareket etmeleri Tavke Han (1680-1718) devrinde olmuştur. Kazak’lar Tavke Hanı “Az Tavke” “insanoğlu’nun danışmanı” demişler. Bu han bir merkezden idare etmek için, yeni idari reformları, idarecilik “Han Meclisi’ni”, “Beyler Heyeti’ni uyguladı. “Kasım Hanın Kaska Yolu”, “Esim Hanın Eski Yolu” diye, tanımlanan Kazak’ların Anayasalarını tekrar yenileyerek, İslami, şerii hükümleri kullanarak “Yedi Yargı” veya “Yedi Hakikat” diye, adlandırılan Kazak’ların Anayasasını oluşturmuştur.
Ak Orda’nın devamı olan Kazak Hanlığının 15-17. yy.’da gerçek manada siyasi, ekonomik, ticari, ilmi rolü büyük olmuştur. Kazak’ların bu asırlardaki dini durumu hakkında ilmi araştırmalar yapılmamıştır. Sadece ulaşabildiğimiz kaynaklarda, Ak Orda devrinde tasavvufi faaliyetlerin önemli katkısı olduğu, meşhur Şeyh Baba Kemalüddin Sığnakî’nin, Şeyh Uluğ Bilgi’nin tesirlerinin büyük olduğu bilinmektedir. Sırderya nehri etrafında, Batı Kazakistan’da 300’den fazla sûfîlerin ocakları (tekkeleri) bulunduğu bilinmektedir.
XVIII-XIX. yy. Kazak Hanlığı
17. asrın sonu ve 18. asrın başında Kazak Hanlığı iç ve dış sebeplerden dolayı zayıfladı. Kazak hanları arasındaki taht mücadeleleri, her yüzdeki sultanların serbest Hanlık kurmaya çalışması, birlik, beraberlik kavramının ortadan kaldırılması, bütünlüğün bozulması, parçalanması halkı ekonomik ve manevi yönden çöküntüye uğrattı. Askeri kuvvetler yok olmaya yüz tuttu.
Bundan önce de Oyrat-Conğar’lar ile Kazak’lar arasında üç büyük savaş meydana gelmiştir. Rus ve Çinli’lerin destekleriyle Conğar’lar daima Kazak’lara saldırmaya başladılar. 1698, 1711, 1712, 1714, 1718, 1723, 1725, 1729 yıllarında Conğar Kazak büyük savaşları olmuştur. Bunun yanında, bir taraftan Kokan Beyleri de sıkıntı yaratıyorlardı. Buhara ve Hive Hanları Kazak’ları köle etmeye çalışmışlar, Çinliler ise Coğarlara yardım etmişler, Rus’lar bu durumdan istifade ederek Kazak topraklarına kendi kalelerini inşa etmeye başladılar. Kazak askeri kuvveti Conğar askerlerinden eksik değildi. Her Yüz hanları kendi hanlıklarını korudular.
Mesela, Ulu Yüz savaştığı esnada öteki Yüz hanları savaşa katılmadılar. Bu durumu iyice kullanan Conğar’lar Kazak Hanlarıyla teker teker savaşma şansına sahip oldular. Kazak Hanlıkları birleşmek yerine teker teker Rus’lara sığındılar. Kazak bozkırı boşalmağa başladı ve Kazak halkı nüfusunun yarısını kaybetti. Hak “Aktaban şuburundu’ya” (baskın, sürgün manasında) uğradılar. Bu asırlar Kazak’lar için acı sonuçlar getirmiştir. 1731’de Küçük Yüz, 1734’te Orta Yüz, 1728’de Ulu Yüz Hanlıkları Rus hakimiyetine geçtiler. Kokan Beki Alim (1801-1809) Ulu Yüz Hanlığını işgal etmiş, sonuçta 1822’de Orta Yüz, 1824’te Rusya tarafından ortadan kaldırıldı.
Böylece 13. asırda kurulan Ak Orda ulusunun devamı olan, 1456’da tekrar meydana gelen Kazak Hanlığı 19. asırlarda son buldu.
Kazak’lar Rus Hakimiyetinde
Bundan sonraki Kazak tarihine “ayaklanmalar tarihi” demek daha doğru olur. Bu ayaklanmalar hürriyet, bağımsızlık, egemenlik için olmuşlar ve üç asır boyu devam etmiştir.
18. asrın sonunda Küçük Yüz Kazak’larının silahlı ayaklanmaları geniş alana yayıldı. Bu ayaklanmaların önemlileri Sırım Batır (1783-1797), Karatay Sultan (1797-1814), Arınğazı Sultan (1816-1821), İsatay Mahambet (1836-1837), Eset Batır (1853-1858), Cankoca Batır (1856-1857), Kenesarı Navruzbay (1841-1847) önderlikleriyle olmuştur. Güney Kazakistan’da asrın sonunda Küçük Yüz Kazaklarının 1858’de Kokan Beylerinin baskısına karşı ayaklanmalar olmuştur. Kazakların büyük isyanı 25 Haziran 1916’da çıkarılan “Yabancıları Harekete Geçirme” kararnamelerinin yayınlamasıyla başladı. Bunlar Çarlık Rusya devrindeki ayaklanmalardır.
Bu ayaklanmaların sebepleri Rus’ların, işgal ettikleri Kazak’ların ülkesinde sömürgeleştirme siyaseti uygulaması, bu toprakların bütün imkanlarını elde ettikleri gibi, bu bölgelere getirdikleri göçmenlerle yerleşik bir koloni dönemi meydana getirmesi, Rus kalelerinin yükselmesi, yerli Kazakları göçe zorlaması, Kazakların diline, dinine ve yaşayışına Rus’ların hücum etmesi gibi Rus siyaseti olmuştur.
Sovyet idaresi altındaki Kazak’ların tarihi içinde 1930-1986 yılları arasında Rus’lara ve rejime muhalif çeşitli olaylar olarak 1933’te yapılan suni açlık, 1937-1938 yıllarında soykırım (jenosit), 1954’te 6 milyon 300 bin hektar yerin zor kullanılarak Rus muhacirlerine dağıtılması, 1960’lı yıllara kadar Rus göçmenlerini yerleştirme planlarının uygulanması, 17-18 Aralık 1986 yılında meydana gelen meşhur “CELTOKSAN” hadisesini söylemek mümkündür.
Nihayet Kazakistan Sovyetler Birliğinin dağılmasıyla, 25 Ekim 1990 tarihinde egemenliğini 16 Kasım 1991 tarihinde de bağımsızlığını ilan etmiştir.
Filed under: hanlık, kazak, Kazak Tarihi, Kazakistan, sovyetler birliği, sscb, Türk orta asya | Leave a comment »