Türkiye, MSN’de bir dünya devi!



Türkiye, Microsoft’un mesajlaşma programı MSN Messenger kullanımında, 11.7 milyon kullanıcı rakamıyla dünyada 5’inci oldu.Microsoft’un anlık mesajlaşma programı MSN Messenger, Türkiye’de 11.7 milyon kullanıcı sayısına ulaştı. Microsoft MSN’in Ortadoğu ve Afrika bölgesinden sorumlu yöneticisi Ebru Çapa, ulaşılan bu rakamla Türkiye’nin dünya MSN Messenger liginde 5’inci sıraya yerleştiğini açıkladı. Türkiye de Çapa’nın sorumluluğundaki bölgede yer alıyor.Çapa’ya göre bu rakamın artışında, Türk Telekom’un son bir yılda hızlı internet erişimi ADSL’de 1.5 milyon abone sayısına ulaşması ve bilgisayar kampanyalarının cazibesi rol oynadı. Microsoft’un hazırladığı, dünya MSN Messenger kullanım tablosunda birinciliği 27.7 milyon kişi ile ABD aldı.

Tabloda ikinci 17.3 milyon kişiyle Brezilya, üçüncü ise 12.9 milyon aboneyle İspanya. Çapa, bu rakamların mart sonu itibariyle güncellenen veriler olduğunu belirtti. Buna göre Türkiye, 11.7 milyon aboneyle dünya 5’incisi, Avrupa’da ise 3’üncü sırada bulunuyor.Türkiye’de toplam internet kullanıcı sayısınının 12 – 13 milyon kişi olduğu düşünüldüğünde, hesaplanan MSN Messenger kullanıcısı rakamında aynı kişinin ikinci ve üçüncü aboneliklerinin de yüksek olduğu sonucu ortaya çıkıyor. Bu rakam ayrıca, diğer ülkelerde MSN’e rakip farklı mesajlaşma programlarının da yüksek oranda kullanıldığını gösterir nitelikte. Çapa, tüm ülkelerde ikinci, üçüncü kullanımın bulunduğuna dikkat çekerek, ulaşılan rakamın Microsoft için oldukça önemli bir başarı olduğunu vurguluyor.

Messenger ‘cep’te

MSN Messenger’la şu anda kullanıcılar, metin, ses ve görüntülü olarak bilgisayar başından haberleşme imkânı buluyor. Ebru Çapa, yakın zamanda MSN Messenger kullanıcılarının cep telefonlarından da birbirleriyle haberleşeceklerini açıkladı.Skype’ın şu anda uyguladığı sistemin bir benzeri olacak yeni çalışma kapsamında, Philips firması ile işbirliğine gidildi. MSN Messenger yüklü Philips markalı cep telefonunu kullananlar, birbirleriyle GPRS (cep’ten internet erişimi) üzerinden anlık mesajlaşabilecek.

Kullanıcılar ayrıca, yine GPRS üzerinden birbirleriyle sesli görüşme de yapabilecekler. Bu görüşmelerde cep operatörünün sesli görüşmeler için uyguladığı tarifeler değil, data (veri) bir başka ifadeyle GPRS tarifeleri geçerli olacak.Böylelikle, MSN kullanıcıları çok daha ucuza telefon görüşmesi yapabilecekler. Ücretlendirme, toplam görüşme süresinde kullanılan veri baz alınarak yapılacak. Şu anki tarifelere bakıldığında, Türkiye’deki operatörlerin uyguladığı GPRS ücretleri, telefon görüşme ücretlerine göre oldukça düşük seviyede bulunuyor.
12.04.2006

Kaynak : Milliyet

En çok ilgi çeken 9 bilimsel haber


Dünyanın en ünlü bilim dergilerinden Nature 2006 yılı boyunca okurların en çok ilgi gösterdiği 9 bilim haberini seçti. İşte okura ‘vay canına’ dedirten bu ilginç bilim haberleri:


Lazer atımıyla rekor sıcaklık

Bir toplu iğne başında tepinen yüzlerce filin basıncı!

Hokkaido Üniversitesi’nde Saulius Juodkazis yönetiminde çalışan uluslararası bir araştırma ekibi, güneşin sıcaklığına eşit bir lazer atımıyla saf safir kristalini deldi. Lazer atımı safiri delerek saniyede 1018 derece (10 üzeri 8 Kelvin) ısıttı. Bu kadar kısa sürede elde edilen rekor sıcaklık! Yoğun sıcaklık nedeniyle, 10 terapaskallık basınç ile milimetrenin binde bir büyüklüğünde minyatür ateş topları (fireballs) oluştu. Bordeaux Üniversitesi’nden araştırmaya katılan Vladimir Tikhonchuk , benzer sıcaklıklara maddelerin, lazer atımlarıyla doğrudan doğruya delindiği diğer bazı araştırmalarla da elde edildiğini ama hiçbirinde bu dereceye ve basınca ulaşılmadığını söylüyor. Araştırmacılar daha fazla enerji elde edebilmek için lazer atımını iyice küçültmüş. Her lazer atımı 200 femto saniye kadar sürmüş ve bu da bir vakumdan bir saç teli inceliğinde geçmesi için yeterliydi. Safir, sıcaklığın etkisiyle birkaç femto saniye içinde patlamakta. Araştırma sırasında elde edilen 10 terapaskallık basınç, bir topluiğne başında yüzlerce filin tepinmesiyle oluşabilecek bir basıncın etkisine eşit olduğunu düşünürsek olayın büyüklüğünü daha iyi kavrayabiliriz. Bununla birlikte bu araştırmada elde edilen sıcaklık dünya genelinde elde edilen en yüksek sıcaklık değil. Bu alandaki rekor Sandia Ulusal Laboratuvarı bilim adamlarına ait.

Suda geometrik burgaçlar

Danimarka Teknik Üniversitesi araştırmacıları bir kova suyla gerçekleştirdikleri basit bir deneyle, gezegen atmosferi ortamında çevrintinin ortasında geometrik şekiller oluşturdu.

Yıldız, dörtgen, beşgen ve altıgenleri yaratmak için silindir biçimli bir kovanın içindeki suyun saniyede bir ila yedi devirlik hızda çevrilmesi yeterli oluyor. Tomas Bohr ve ekibinin, araştırma için pleksiglastan tasarlamış oldukları 13 ila 20 santimlik silindir biçiminde kovaların dibi metal, bu sayede bir motorla büyük bir hızla döndürülebilmekte. Son araştırmada bilim adamları ilginç bir şekilde kovanın içindeki suyun, dışarı taşacak kadar hızlı döndürülmesi halinde burgacın ortasında bir hava deliğinin oluştuğunu ve kuru bölgenin yuvarlak olmadığını, elips biçiminden burgacın hızına göre üç köşeli yıldız, dörtgen ve beşgene dönüştüğünü görmüşler.
En yüksek hızda ise bir altıgen oluşuyordu. Şekil oluşturan sıvılar konusunda uzman olan Texas Üniversitesi (Austin) bilim adamı Harry Swinney , son araştırmayla gözlemlenenlerin bugüne dek tahmin edilenlerle kabaca örtüştüğünü ve yeterli devir hızı sayesinde bir sıvının her zaman simetrik bir yapıyı oluşturacak bir akış dengesizliği yaşar diye açıkladı. Benzer çokgen biçimler gezegenimizin ve diğer gezegenlerin atmosferlerindeki girdap biçimindeki akımlarda da (mesela kasırgaların gözlerinde) gözlemlenmişti. Ve çok büyük bir altıgen biçiminde bir girdabı, Voyager uydusu, Satürn gezegeninin kuzey kutbunda saptamıştı.
Ancak bu doğal yapılar henüz yeterince araştırılmadığı için son araştırmada görülen etkiyle oluşup oluşmadıkları bilinmiyor.

Web sayfaları: İlk izlenim çok önemli

İlk bakışta bir web sayfasının iyi olup olmadığı nasıl anlaşılır?

Kanada’da gerçekleştirilen bir araştırmada katılımcılar web sayfalarını 50 milisaniye içinde değerlendirmiş. İlk izleniminin önemli olduğu aslında bilinen bir gerçek, ama son araştırma, beyinin gözden daha hızlı hareket ederek kararlar aldığını gösterdiği için sürpriz oldu. Çünkü araştırmayı Behaviour and Information Technology dergisinde yayımlayan Gitte Lindgaard (Carleton Üniversitesi) gözün 500 milisaniyeden daha kısa bir süre önce göremeyeceğine inanıyordu.
Fakat son araştırmasında ilk izlenimlerin, bakışın ilk 50 milisaniyesinde edinildiğini gördü. Sonuç,özellikle ticari web sayfası tasarımcılarının işine yarayacak. Nitekim İnternet kullanıcılarının ilk 50 milisaniye içinde edindikleri izlenim kalıcı olmakta. Bu etki psikologlar tarafından “halo etkisi” olarak adlandırılır. Mesela çekici bir insanı gördüğümüzde edindiğimiz ilk olumlu izlenim onun olumsuz taraflarını görmemizi engeller.
Lindgaard, bunun “bilişsel önyargı” ile ilgili olduğunu düşünmekte. İnternet kullanıcıları da ilk bakışta olumlu izlenim edindikleri web sayfalarını kullanmaya devam ediyorlar. Bu fenomen toplum içinde oldukça yaygındır. Araştırmacılar iyi izlenim bırakması beklenen bir web sayfasındaki grafiklerin en aza indirgenmesini, mümkünse göze batacak bir görüntü olarak tasarlanmamasını öneriyor. Ticari web sayfalarının hazırlanmasında şimdi belli kurallar takip edilmekte.

Karada avlanan balık

Zoologlar Afrika’daki bataklık alanlarda ilginç bir balık keşfetti. Bir tür yayınbalığı olan Channalabes apus, kendisini karaya “fırlatarak” böcek avlıyor.

Hayvan, yüzgeçlerini kullanmadan yerine getirebildiği bu hareket yetisini aşağı doğru bükülebilen omurgasına borçlu. Araştırmacılar aynı yetiden karaya çıkan ilk omurgalıların da yararlanmış olabileceğini düşünüyorlar. Bu ilginç balığı Afrika’da gözlemleyen Antwerpen Üniversitesi araştırmacısı Sam Van Wassenbergh , balığın tropikal bataklıklarda son derece uygunsuz çevre koşullarında yaşaması nedeniyle, biyologların gözünden kaçtığını sanıyor.
Hayvanların birçoğu yapışkan dil veya yırtıcı çene gibi çeşitli avlanma stratejileri geliştirmişlerdir. C.apus ise açık ağzıyla avına, üstten saldırmaya izin verecek bir taktik geliştirmiş. Karada avlandıkları bilinen ve çamur zıpzıpları (mudskipper) olarak adlandırılan diğer balıkların da son derece esnek yapıları var. Van Wasserbergh bunun karada avlanmak için en iyi yöntem olduğuna inanmakta.
C. apus yayın balığı her ne kadar günümüzde yaşıyor olmasına rağmen ilk omurgalıların karaya çıkışı hakkında ipuçları vermekte. Bu yazının 12.4.2006 tarihinde Nature dergisinde yayımlanmasından birkaç hafta önce paleontologlar, Tiktaalik roseae olarak adlandırılan bir fosili tanıtmışlardı. Bu hayvanın yüzgeçlerinin içinde kol kemiğine benzer kemikler vardı..

Süper bilgisayar, hareket halindeki virüsü tasarladı

Dünyanın en büyük süper bilgisayarıyla gerçekleştirilen tasarım, sadece 50 nano saniye sürdü. Gelişme, yaşayan organizmaların araştırılmasında önemli bir adımdı.

Böyle bir iş için muazzam bir işlem gücü gerektiğinden, bugüne kadar virüsler sadece parça parça tasarlanabilmişti. Bilim insanlarının hedefi, karmaşık virüsleri bir modele aktararak, daha ayrıntılı bir biçimde araştırabilmek; hatta bir hücredeki karmaşık süreçleri de tasarlamak. Fakat araştırmacılar bu gelişmenin ancak bundan sonraki süper bilgisayar nesliyle önümüzdeki beş yıl içinde gerçekleşebileceğine inanıyor. Araştırmayı yöneten Urbana- Champaign Illinois Üniversitesi fizik profesörü Klaus Schulten ‘e göre virüsler hakkında daha fazla bilgi edinilmesine izin veren bu önemli gelişme modern tıbbı destekleyecek. Araştırmacı Kaliforniya Üniversitesi’ndeki (Irvine) meslektaşlarıyla birlikte virüs modeli için sadece diğer bir virüsün bulaşmış olduğu hücrelerde büyüyebilen küre biçiminde tütün mozaik virüsünü seçmiş.
Bilgisayarda etrafındaki su damlacığı ile birlikte tasarlanan virüs, buna rağmen bir milyondan fazla atomdan oluşmakta. Bu hareketli model sıradan bir PC ile tasarlanacak olsaydı işlemler yaklaşık olarak 35 yıl kadar sürebilirdi. Virüs modelinin tasarımı Schulten’in ekibi tarafından geliştirilen NAMD yazılım programıyla mümkün olmuş.
Biyolojik moleküllerin tasarımı için geliştirilen program, bir süper bilgisayarın farklı işlemcilerini aynı anda çalıştırarak, problemlerin aynı anda hesaplanmasına izin vermekte. Tasarım iki sürpriz sonucu da beraberinde getirdi. Anlaşıldığı üzere virüs simetrik yapılıymış gibi nefes almasına rağmen atımları asimetrik. İkinci sonuç ise virüs kılıfının, kalıtım molekülleri olmaksızın “çökebileceğini” göstermekte.

Omurgalıların karaya çıkışı

Kanada’da bulunan ve Tiktaalik roseae olarak adlandırılan fosil, hayvanların ne şekilde karaya çıktıklarını gösteriyordu.

Paleontologlar tarafından “kayıp halka” olarak nitelendirilen hayvan, bundan yaklaşık olarak 375 milyon yıl önce Devoniyen döneminde yaşamıştı. Balığı andıran bu tetrapod fosili Philadelphia Doğa Bilimleri Akademisi’nden Edward Daeschler , Chicago Üniversitesi’nden Neil Shubin ve Harvard Üniversitesi’nden Farch Jenkins ve arkadaşları tarafından bulundu.
Fosil, hayvanın ön bedeninin neredeyse tamamından ibaret. Hayvanın kafatası yaklaşık olarak 20 cm. Kemiksi pullara ve yüzgeçlere sahip olmasına rağmen ön yüzgeçlerinin kol olarak evrildiği görüldü. Ön yüzgecin iskelet yapısı dirsekli ve bilekli bir kol kemiğine benziyor fakat serbest parmak kemikleri yerine hâlâ yüzgeçler var.
Bilim adamları hayvanın arka bedeni hakkında bilgi edinebilmek için aramalarını sürdürüyorlar. Aynı anda balık ve kara hayvanı özellikleri taşıyan fosiller daha önceleri de bulunmuştu. Sığ sularda “yürümeye başlayan” hayvanlar 385 milyon, uzuvları gelişmeye başlayanlar ise yaklaşık olarak 365 milyon yıl öncesine tarihlendirilmekte. Tiktaalik roseae fosilinin diğer önemli bir özelliği de kafasında solungaca benzer bir yarığın kulak olarak gelişmeye başlamış olması. Uzun çenesi ise karada avlanmak için daha uygundu.

Çekici kadınlar maço erkekleri daha çok etkiliyor

Bir erkek ne kadar maço olursa (testosteron seviyesi de daha yüksek oluyor) heyecan verici kadınların görüntüsü düşünceleri /kararları üzerinde o denli etkili olmakta.

Belçika’daki Loeven Üniversitesi ekonomistleri Bram Van den Bergh ve Siegrfried Dewitte bir grup erkeğe bikinili kadınların resimlerini gösterirken, ikinci grup ise bir sutyeni ellemiş. Son grup ise bir manzara ya da yaşlı kadın resmine bakmış. Deneyin ikinci aşamasında çekici kadın fotoğraflarına ve manzara resimlerine bakan erkeklere aralarında belli miktarda parayı bölüştürme görevi verilmiş. Sonuç: Bu görevden önce bikinili kadınların fotoğraflarına bakanlar genelde hep hata yaptıkları gibi karar alma yetileri de kısıtlanmış. Testosteron seviyesi ne kadar yüksekse hata yapma olasılığı da o kadar yükseliyor. Oysa düşük testosteronlu erkekler çekici görüntülerden daha az etkileniyor. Sutyene dokunan erkeklerde ise karar verme yetisi iyice zayıflamış. Manzara veya yaşlı kadın resimlerinin maço erkekler üzerinde bir etkisi bulunmamakta.

Kuzey kutbunda Akdeniz iklimi vardı

Kuzey Kutup Denizi’nden çıkarılan bir tortul çekirdeğinin incelenmesi sonucunda Kuzey Kutbunda milyonlarca yıl önce ılık bir yazın yaşandığı anlaşıldı.

ACEX (Arctic Coring Expedition) çerçevesinde alınan karot örnekleri Kuzey Kutbun bir ila seksen milyon yıl önceki iklimi hakkında bilgiler verdi. Araştırmayı yöneten deniz jeoloğu Ursula Röhl ‘e göre (Bremen Üniversitesi) örnekleri sadece Kuzey Kutbu değil dünya iklimine ayna tutuyor ve sonuçlar hiç beklendiği gibi değildi. Nitekim Kuzey Kutbu halihazırdaki iklim modelleriyle açıklanamayacak kadar ısındığı gibi, aşağı yukarı Güney Kutbu’na gibi aynı tarihlerde soğumaya başlamıştı. Bu zamanlama, iklimin, sera gazının atmosferdeki seviyesi gibi küresel faktörler tarafından belirlenmiş olduğunu akla getiriyordu.
2004 yılında iki buzkıranın yardımıyla deniz seviyesinin 975 m altında başlayan ve 3 km’si suyun üzerinde bulunan Lomonosov sıradağlarından Vidar Vikings gemisiyle alınan örneklerden en büyüğü on metreydi. Üstteki tabakalardaki karbonun izotop yapısı ve tortuldaki yosunlardan anlaşıldığı gibi 55 milyon yıl önceki Paleosen/Eosen dönemlerde Kuzey Kutup Denizi’ndeki ortalama yaz sıcaklığı neredeyse 24 santigrat dereceye çıkmıştı.
Bu sıcaklık, dönemin iklim modelleriyle elde edilenden 10 derece daha yüksek. Araştırmacıların tahminlerine göre o dönemlerde atmosferde yoğun miktarda sera gazı birikmişti. Fakat Utrecht Üniversitesi paleoiklim uzmanı Appy Sluijs , Kuzey Kutbu’ndaki sıcaklık artışının diğer bir faktörle de ilgili olduğunu ve bunların stratosfer bulutlarındaki “sıcaklık kapanları” veya okyanusların kasırgalarla altüst olması gibi etkenler olabileceğini düşünüyordu.

İnternet Efsaneleri: Lanetlenmiş Kız

Sanal alemde dinsel konulara ilişkin olarak türetilen efsanelerin ardı arkası kesilmiyor. Samimi dindarları son derece rahatsız eden bu modanın en son örneği durumundaki “çarpılmış genç kız” hikayesinin de kuyruklu bir yalan olduğu ortaya çıktı.

Türkiye kamuoyu da dahil olmak üzere İslam dünyasını aylardır meşgûl eden bu olayın kahramanı heykeltraş Patricia Piccinini’ye ulaşan Yeni Şafak, çirkin bir yalana alet olmanın şokunu yaşayan Avustralyalı sanatçıdan olayın iç yüzünü öğrendi.

İnternet ortamı dinsel inançlar üzerine oynanan sinsi bir oyunun daha arenasına dönüştü. Son birkaç aydır bütün İslam ülkelerinde adeta bir kitle histerisi şeklinde yayılan ve ürkütücü şöhreti kısa sürede ülkemize de ulaşan “Kur’an’a saygısızlık ettiği için hayvana dönüşen Ürdünlü genç kız” fotoğrafının, gerçekte Avustralyalı bir sanatçının silikondan yaptığı ilginç görünümlü bir heykele ait olduğu ortaya çıktı.

Bir dizi insan-hayvan karışımı canlıyı küçük bir erkek çocuğuyla birlikte tasvir eden bu heykel grubu, ünlü heykeltraş Patricia Piccinini tarafından 2003 yılında tasarlanıp hazırlandı. Halen Sydney’de yaşayan ve sıradışı yapıtlarıyla sık sık uluslararası sergilere davet alan Piccinini’nin anılan çalışmasına ait yakın plan bir fotoğrafı sanatçının internet sitesinden onun izni olmaksızın kopyalayan kimliği belirsiz “tebliğciler”, sözkonusu fotoğrafa bir de “çarpılma hikayesi” ekleyerek bunu sanal alemde elden ele dolaştırmaya başladılar.

Konunun kısa süre içinde tartışma forumlarının sınırlarını aşıp paranormal olayların incelendiği “ciddi” sitelere sıçramasıyla birlikte olaydan Piccinini’nin de haberi oldu ve sanatçı kişisel sitesinde öfkeli bir açıklama yayımladı. Ancak, buna karşılık, “çarpılan kız” efsanesi, insanların bu tür dinsel hikayelere inanmayı içtenlikle arzu etmeleri üzerine geçtiğimiz yaz ayları boyunca hız kesmeden yayılmayı sürdürdü.

İslam’ın bu gibi yalanlara ihtiyacı mı var?

Her ortaya çıkışlarında geniş bir inanan kitlesi toplayan dinsel içerikli kent efsanelerinin, özellikle 2000’li yılların başlarından itibaren ciddi bir artış gösterdiği gözleniyor. İlk çıkış kaynağı genellikle belirlenemeyen ve faillerinin daha etkin bir uluslararası yayılım için interneti başarıyla kullandıkları bu tür paranormal hikayeler, kimilerine göre “biraz abartılı ögeler (!) içermekle birlikte, insanları ilahi gerçeklere yaklaştıran bir tür tebliğ görevi” üstlenmekteler. Ancak, bu sakat düşünce tarzı istisnasız her seferinde olumsuz sonuçlar doğuruyor ve arka plandaki gerçeklerin ortaya çıkmasıyla birlikte, İslam adına yola çıkanlar her seferinde İslam’a izi kolay kolay silinemeyecek türden lekeler sürüyorlar. “Kur’an’a saygısızlık ettiği için çarpılan kızın dramı” gibi vak’alar zayıf olan imanları pekiştirmek adına doğru yöntem olarak kabul edildiği takdirde, benzeri bir başka durum yaşandığında, sözgelimi, “Filistin’de camileri basıp talan eden, Kur’an-ı Kerim nüshalarını yerlere atan İsrail askerlerinin neden olay anında alev alıp yanmadığı” gibi bir sorunsal da bu kez aynı imanları zedeleyen bir anti-teze dönüşebiliyor. Bu açıdan bakıldığında, sözkonusu yalanları ortaya atan kişilerin samimi dindarlardan ziyade, farklı bir taktikle çalışan “din karşıtları” olma ihtimalleri daha yüksek…

“Olay heykel”in tasarımcısı Patricia Piccinini:

‘Fotoğrafı internet sitemden çalmışlar’

Avustralyalı heykeltraş Patricia Piccinini, sanat dünyasında sıradışı çalışmalarıyla tanınıyor.

Yeni Şafak’ın, ülkesi Avustralya’dan bağlantı kurarak görüşlerine başvurduğu bayan heykeltraş Patricia Piccinini (40), yapıtı üzerine son aylarda internette ortaya çıkan spekülasyonlardan dolayı tek kelimeyle burnundan soluyor. Olaydan ilk kez geçen Ağustos ayında haberdar olduğunu belirten Piccinini, gazetemize şu açıklamayı yaptı:

“Doğrusu, bu yalan karşısında söyleyecek söz bulamıyorum. Ben bir sanatçıyım ve dünyadaki bütün dinlere karşı sonsuz saygım var. Ancak, önceki yıl gerçekleştirdiğim bu çalışmanın fotoğraflarının kişisel internet sitemden çalınarak böylesine abuk subuk bir hikayeye alet edilmesi karşısında tahmin edemeyeceğiniz kadar çok yıprandım. Sahtekarların kullandıkları fotoğraf, son iki yıldır dünyadaki bazı önemli sergilere katılan “Leather Landscape” (Deri Peyzajı) adlı yapıtımdan alınma bir detaydır. Bu yapıtı, hayal gücümün ürünü olan, ancak genetik mühendislerinin gelecekte üretmesi olası bazı insan-hayvan karışımı hibrit yaratıkların ve onları ilgiyle izleyen küçük bir oğlan çocuğunun silikondan yapılma heykelleriyle oluşturdum. Beyaz deriden hazırlanmış fütüristik bir dekorun üzerine yayılan sözkonusu heykeller, ilk kez 2003 yılında Venedik Bienali’nde görücüye çıktı ve bir hayli ilgi gördü. O tarihten bu yana da daha bir dizi ülkede sergilendi. Yapıtın hazırlanmasında silikon ve derinin yanısıra tahta, akrilik ve insan saçı kullanıldı.”

Olayın gerçek yüzünü kişisel internet sitesinde de açıkladığını belirten Piccinini, buna karşılık internetin yalanları yayma konusundaki hızına yetişmenin imkansız olduğunu vurgulayarak, “Hiçbir dinin, varolmak için bu tür komik hikayelere ihtiyacı yok. Bence bu tür kent efsaneleri ilk anda kitleleri bir ölçüde heyecanlandırsa da inançlı topluluklar arasında sonradan büyük bir hayal kırıklığı ve öfkeye yol açıyorlar. O nedenle, yapılanın iyi niyetli bir dinsel misyonerlik çabası olduğundan son derece kuşkuluyum” şeklinde konuştu.

‘Belge-fotoğraf’a (!) eşlik eden ürkünç hikaye Patricia Piccinini’ye ait olan hibrit yaratık heykelinin fotoğrafını internet üzerinden kısa sürede bütün dünyaya yayarak özellikle İslam coğrafyasında heyecan verici bir efsaneye dönüştüren sahtekarlar, görenlerin tüylerini ürperten bu “belge”ye (!) şöyle bir de arka plan hikayesi eklemişlerdi:

Ürdünlü yaşlı bir kadın evinde Kur’an-ı Kerim okumaktadır. O sırada, yan odada yüksek volümde müzik dinleyen kızını teybin sesini kısması için uyarır. Ancak genç kız inançsız biridir; annesini bu uyarısından dolayı azarlar ve elindeki Kur’an-ı Kerim’e saygısızca vurur. Fakat, bunu yapar yapmaz bir anda bütün vücudu alevlerle kaplanır ve odanın ortasında cayır cayır yanmaya başlar. Dehşet içindeki anne hemen yakınlardaki bir battaniyeyi kapar ve kızını saran alevleri söndürebilmek amacıyla onu sıkıca sarıp sarmalar. Biraz sonra battaniyeyi açtığında ise fotoğrafta görülen insan-köpek karışımı korkunç yaratıkla karşılaşır. Kız, biraz önceki çirkin hareketi nedeniyle “çarpılmıştır”.

Evde yaşananlar kısa sürede Ürdünlü resmi yetkililerin kulağına gider ve genç kız bilimsel olarak incelenmek üzere Hollanda’daki bir askeri hastaneye nakledilir. İnternette dolaşan görüntü de kızın incelemeler sırasında çekilen gizli fotoğraflarından biridir. Olay, “Kur’an’ın mistik gücü ve yüceliği uluslararası kamuoyu tarafından kabul görmesin” diye aylardır bütün dünyadan saklanmaktadır. Ancak, bu muhteşem “kanıt”, nasıl olduğu anlaşılamayan bir yolla Hollandalı yetkililerden kaçırılarak bizim aşırı ateşli tebliğcilerimizin eline geçmiştir.

Tabii, bütün bu hengamede kaş yapılacak derken bir kez daha göz çıkartılır ve tıpkı daha öncekilerde olduğu gibi bu olayın balonunun da patlamasıyla birlikte İslam’ın uluslararası alandaki itibarına bilerek ya da bilmeyerek müthiş zararlar verilir. Olayın aydınlığa kavuşmasıyla birlikte, bugünlerde Batı kaynaklı birçok internet sitesinin sözkonusu hikaye nedeniyle Müslümanları makaraya alan yorumlar yayımladığı dikkati çekiyor.

(Ali Murat Güven)

GOOGLE EXCEL’E RAKİP ÇIKARTTI…

İnternetin bir numaralı arama motoru Amerikan Google şirketi, Microsoft’un ünlü programı Excel ile rekabet edecek ve ücretsiz giriş yapılabilen bir hizmet başlattı.

İnternetin bir numaralı arama motoru Amerikan Google şirketi, Microsoft’un ünlü programı Excel ile rekabet edecek ve ücretsiz giriş yapılabilen bir hizmet başlattı. ”http://www.google.com/google-d-s/hpp/hpp_tr.html” adresinden girilen bu hizmet, internet kullanıcılarının izlenimlerini ve önerilerin de aktarabilecekleri bir bağlantı sunuyor.

Bu hizmetten faydalanabilmek için bir Google hesabı açmak yeterli olurken, şimdilik sınırlı sayıda kullanıcı deneme hizmetinden faydalanabilecek. Dünyanın bir numaralı arama motoru, ünlü tablo düzenleyicisi Excel’e rakip çıkararak bir kez daha Microsoft’un alanına müdahale ediyor.

Google’ın Microsoft’u korkutmaya çalışmaya devam ettiğini belirten bilişim uzmanları, internet kullanıcılarının büyük bölümünün tablo düzenleyicileri kullanmadığı, şirketlerin teknik müdürlerinin de internet erişilebilen bir uygulama için Excel’den vazgeçmeyecekleri yorumunu yapıyorlar.